YAPIBOZUM



sous rature--> Bir sözcüğü yazmak, karalamak sonra hem sözcüğü hem de karalamasını bir arada vermek.

Damla Pınar Kürkçüoğlu




Derrida bu işlemi "varlık" sözcüğünü karalayan Martin Heidegger'den almıştır.
Varlık; bütün gösterenleri gösteren sonul bir gösterilen, "aşkın gösterilen"dir.

Sözcük ve düşünce asla bir ve tek olamazlar. Derrida göstergeyi ayrımlaşım yapısı olarak görür. Gösterenler ile gösterilenler sürekli olarak yeni birleşimler içinde birbirlerinden koparlar ya da bir araya gelirler. (combination)

Göstergelerin anlamı yoktur. Bir sözcüğün anlamını açıklayabilmek için bir göstergeden öteki göstergeye dolanır dururuz.

Bir tümcenin anlamı, tümcenin sonuna değin ortaya çıkmaz. Bir gösterge daha önce bahsi geçmiş sözcüklerin kalıntılarıdır.

Derrida'nın en büyük karşı çıkışı Husserl gibi "dolaysız bir kesinlik alanı" bulunduğuna inanan filozofların inançlarıydı. (Bulunuş metafiziği)

Geçmişten ve gelecekten şüphelenebiliriz ama şimdiden şüphelenemeyiz. Yani bulunuş ya da burada bulunmak için hiçbir aracıya konu olmaksızın yalnızca bulunuşun kendisinin bulunuş olmasıdır.

Husserl gösterme ile anlatma arasında fark olduğunu söylemişse de Derrida yanlışa düşmeden başarılı bir biçimde anlatmanın "göstermeden" ayrılamayacağını savunur. Göstergeler bütünüyle kendilerinden ayrı bir şeye göndermede bulunamazlar.

"Metnin dışında hiçbir şey yoktur."

1. (Gösterenden bağımsız hiçbir gösterilen olamaz.)
2. (Gösterge hiçbir gösterilene işaret etmez.)
3. (Esas olan gösterendir.)

Böylece hiçbir koşula bağlı olmayan bir "bulunuş" fikri imkansızdır. Konuşmanın daha üstün olması böyle bir bulunuşa yakın olmasına bağlanır. Buna "sesmerkezcilik" denir.

Konuşma direk olarak ruhsal içselliğimden geliyor gibi görünür. Yazı da bu konuşmanın ikinci el bir kopyası gbidir. Bunun arkasındaki yanılgı insanın konuşmayı kendileriyle eş zamanlı yaptıklarını düşünmeleridir. Halbuki konuşma da ikinci eldir. Derrida bu yüzden metafizik yerine "söz-merkezli" terimini kullanır. Bu, metafizik düşüncenin kendisinin bulunuş dayanağıdır. Bu tür metafiziklerde "aşkın gösteren"le "aşkın gösterilen"in birleşimi göstergeler üretir.

Örneğin; İdea, Madde, Dünya tini, Tanrı vb.

Bütün bunlar kurgudan başka bir şey değildir. Çünkü bu tür göstergeler sürekli birbiri etrafında dönen göstergeleri bir kazığa bağlamak için uydurulmuştur. Kendi başına bulunuş olmadığından göstergelerin böyle bir düzen dayanağı da yoktur.

Derrida'nın metafiziğe karşı çıkışı da bu bağlamdadır. Ona göre metafizik diye adlandırdığımız şey hep bir ilk temele yani "indirgenemez yapı"ya dayanır. Ancak böyle salt bir birliktelik yoktur.

Yorumlar