KUBRICK'İN AMERİKA'SI "THE SHINING"

Kubrick'in en korkunç hikayesi, izleyicinin kabus korkuları üzerine giden dünyanın en korkutucu filmi: "The Shining"

Damla Pınar Kürkçüoğlu


 

                Cinnet (TheShining), Kubrick’in kariyerinin tek korku filmidir. Kubrick, korku filmi çekebilmek için gerçekten en korkunç hikayeyi aramış ve yıllar sonra Stephen King’in aynı adlı romanında karar kılmıştır. James Howard’a göre bu arayışının ipuçları 2001: Bir Uzay Yolcuğu (2001: Space Odyssey) filminin yapımı sırasında New York Times’da yayınlanan bir köşe yazısında verilmiştir. Bu makalede Kubrick’in gelecekteki projeleriyle ilgili birkaç olasılık üzerinde durulmuştur. “Bunlardan biri Blue Movie (Mavi Film) adını taşıyor ve ekranların sevgilisi iki ünlünün başrolde oynadığı en iyi porno filmini çekmek için yeterli nüfuz ve kudrete sahip bir sinema yönetmeninin hikayesini anlatıyordu.” “Diğer önemli proje adayı ise, izleyicinin kabus korkuları üzerine giden bir dizi olaydan oluşan dünyanın en korkutucu filmiydi… “ Kubrick 12 yıl boyunca neredeyse yazılmış tüm korku hikayelerini okumuş ve sonunda TheShining filmini çekmekte karar kılmıştır.

                Kubrick’in neden bu hikayeyi seçtiğini anlamak için belki de onun diğer yapımlarından da haberdar olmak gerekebilir. Özellikle Kubrick’in II.Dünya Savaşı’yla ilgili bir film çekmek istemesi ama yakın arkadaşı Spielberg’ün Schindler’in Listesi (Schindler’sList) filmini çekmesinden ötürü “yapılmışı var” düşüncesiyle böyle bir çekmemesi de önemlidir. Dr. Garipaşk (Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb) hidrojen bombasıyla ilgili yapılmış bir kara mizah filmidir. Full Metal Jacket, The Shining’den sonra çektiği filmdir ve Vietnam Savaşı’yla ilgilidir. Bunun yanı sıra Zafer Yolları (Paths of Glory) ve Korku ve İstek (Fear and Desire)  gibi erken dönem yapıtlarını da gözetirsek kariyeri boyunca yaptığı 13 uzun metraj filmin büyük bir kısmının insanlık tarihi ve özellikle savaşlarla ilgili olduğunu görebiliriz. Bu yüzden burada The Shining’le ilgili yapılacak çözümlemede Kubrick’in kendi düşünce dünyasının izlerinin yine aynı konular bağlamında düğümlendiğini ve edebiyatta da korku klasiği olmuş bir hikayenin Kubrick’in elinde nasıl farklı bir hikayeye dönüştüğüne bakacağız.






Filmin Kısa Özeti

Jack Torrance (Jack Nicholson) Denver’da karısı Wendy (Shelley Duvall) ve oğlu Danny’le (Danny Lloyd) yaşayan eski bir edebiyat öğretmenidir ve bir yazardır. İşsiz kalmıştır ve Colorado’da bulunan, kış mevsimi boyunca kapalı kalan Overlook otelinin bekçiliğini yapmak üzere işe alınır. Otelin müdürü Ullman (Berry Nelson) geçmişte bir kış bekçisinin kapalı kalma sendromuyla ailesini baltayla öldürdüğü hikayeyi anlatır. Jack kendisinin öyle biri olmadığını söyleyerek konuyu geçiştirir.

                Danny’nin Tony adında hayali bir arkadaşı vardır ve Danny’ye otele gitmemesi için görüntüler gösteriyordur. Jack ailesini alıp otele yerleşir ve Danny burada otelin aşçısı Dick Halloran’la (Scatman Crowthers) tanışır. Dick, Danny’nin takma ismini kimse söylemeden bilmiş ve Danny’le yaptığı özel bir konuşmada Danny’nin de bu yeteneğe sahip olduğunu, bu yeteneğin adının da “Shining” olduğunu söylemiştir. Bu yetenek geleceğe ilişkin öngörüler verebildiği gibi izi kalmış geçmişteki olayları görmeye de yarar. Dick bunların kitaplardaki resimler gibi olduğunu ve bunların Danny’ye zarar veremeyeceğini söyler ama yine de “237” numaralı odaya girmemesi gerektiği konusunda da uyarır.

                Jack otelde kaldığı zaman içinde yazılarını bitirmek istemektedir ve Wendy’nin devamlı onu işinden alıkoyması yüzünden gittikçe histerikleşmektedir. Bu esnada Danny otelde eski bekçi Grady’nin (Philip Stone) öldürdüğü kızlarının hayaletlerini görmektedir ve merakına dayanamayarak “237” numaralı odaya bakmak ister. Bu esnada ailesini öldürdüğü bir kabus gören Jack, Wendy tarafından sakinleştirilirken Danny boynunda morluklarla şoka girmiş halde yanlarına gelir. Geçmişte sarhoşken Danny’nin kolunu kırmış olan Jack o günden beri içki içmemiştir ama Wendy, Danny’nin halini görünce Jack’in yaptığını düşünüp onu suçlar. Jack içki bulma umuduyla otelin barına gider ve boş barda içkiler ve Lloyd adında (Joey Turkel) bir barmen oluşur.

                Jack içki içerken Wendy otelde bir kadın olduğunu ve Danny’ye zarar verdiğini söyler. Jack bunun üzerine “237” numaralı odaya gider ve orada ona genç ve güzel bir kadın gibi görünen yaşlı bir kadının hayaletiyle karşılaşır. Bunu ailesinden gizler.

                Bu esnada otelde hayaletler balo yapmaktadır ve Jack bunlara katılır. Grady’nin hayaleti Jack’e ailesini öldürmesini söyler. Bunu anlayan Danny, özel gücünü kullanarak Dick’i çağırır. Jack, Wendy’yle boğuşurken Dick bir kar arabasıyla gelir ve Jack’in Wendy üzerindeki dikkatini dağıtır. Jack Dick’i baltayla öldürür ve Danny’nin peşine düşer. Bu esnada Wendy oteldeki hayaletleri görmeye başlamıştır.

                Jack, Danny’yi otelin çalı labirentinde kovalar. Wendy’yle boğuşurken yaralanmıştır ve Danny’yi takip ederken zorlanır. Danny karda bıraktığı ayak izlerini tersten yürüyerek babasını atlatır ve annesiyle beraber Dick’in bıraktığı kar arabasıyla otelden kaçarlar. Jack labirentte yolunu kaybeder ve yaralı olduğu için bir köşeye yığılır. Sabaha kadar da donarak ölür.




                Film, çekildiği 1980 yılı itibariyle de, otelin geçmişiyle ilgili verdiği ipuçlarıyla da tarihsel bağlamda önemli noktalar sunmaktadır. Türsel açıdan, izleyicilerin ve korku filmi sektöründekilerin eleştirilerini almıştır. Genel eleştiri filmin yeterince korkunç olmadığıdır ve King’in kitabını okuyanlar içinse film hikayeden kopuktur. (Cronenberg) İki eleştiri de bir bakıma doğrudur. Kubrick, filmde kitaba bağlı kalmadığı gibi izleyici korkutmayı da hedeflememiştir. Onun amacı “dünyanın en korkunç hikayesi”ni anlatmaktır ve bu hikaye de filmin sahnelerinin arkasındaki ipuçlarında yatmaktadır. Bu yüzden The Shining klasik bir korku filmi olarak değil tarihsel arka planı içerisinde incelendiğinde bize ciddi malzemeler sunmaktadır.

                Tarihsel çözümleme,filmlerin, yapıldıkları dönemin toplumsal düşünce yapısını, endüstriyel konumunu ve ayrıca sinema tarihi içinde hangi estetik anlayışın etkisi altında olduğunu gösteren birer kültürel ürün olduğu fikri üzerine gelişir. Bu çözümleme yöntemi uyarınca bir film diğer tüm kültürel ürünler gibi tarihsel bağlamda insanın üretim süreci içinde değerlendirilebilir. Bu yüzden filmin üretildiği koşullar, dönemin siyaseti ve ekonomik gelişmeler filmin içeriğinin oluşumuna kültürel bağlamda ortam hazırlar. Her sanat eseri gibi sinema eserleri de içinden çıktığı toplumdan ve kültürden kopuk olamayacağı gibi diğer sanat eserlerinden farklı olarak büyük bir sektörü içermesinden ötürü aslında dönemin koşullarından daha fazla etkilenmektedir. Bu bağlamda aslında eski tarihte yapılmış filmler kadar güncel filmler de tarihsel çözümleme yöntemiyle incelenebilir. Burada önemli olan nokta tarihin ne kadar içinde olduğu ya da ne kadar tarihsel bir konuyu işlemiş olduğu değil dönemini ne kadar yansıttığı ve tarihsel ipuçları verdiğidir.

                The Shining hem yapıldığı dönemdeki Amerika Birleşik Devletleri’nin durumunun bir yansıması olarak hem de konu edindiği Amerika tarihiyle de bu çözümleme yöntemi için güzel bir kaynak sunar. Ancak bu kaynak Paths of Glory ya da Spartacus kadar göz önünde, rahatça görülebilecek bir yerde değildir. Bu ipuçlarını bulmak için Kubrick’in bu filmin yapımında kullandığı mesajı gizleme tekniklerini yararak bu mesajlara ulaşmamız gerekir. "Room 237" adlı belgeselde Kubrick’in The Shining’i çekmeden önce reklamcılık tekniklerini öğrenerek izleyicinin dikkatini belli noktalara yoğunlaştırıp gizli mesajları yollamakla ilgili çalışmalar yaptığı söylenir. Filmde bunu haklı çıkaracak sahnelerin varlığı bizi mecburen bu görüntü arkeolojisine yönlendirmektedir.

Shining

"Shining" kelimesi İngilizcede parıltı, parlayan, parlama gibi anlamların yanı sıra, Türkçede de kullanıldığı gibi yetenekli insanları tanımlamak için de kullanılır. Kitap ismini hikayede geçen Danny’nin yeteneğinden almıştır ve film de aynı ismi kullanmıştır. Hikayeye göre bazı insanlar “parlar” ve bu insanlar aralarında telepatik olarak konuşabilir, insanların düşüncelerini okuyabilir ve bazı öngörülere sahip olabilir. Kitapta Danny bu yeteneğiyle normalde sadece görüntülerden ibaret olan hayaletlerin canlanmasına sebep olur ve bu yüzden otel Jack’i kullanarak Danny’nin yeteneğini kendine ister. Filmde ise bu ayrıntılar üzerinde durulmaz. Otel Jack’i kullanmaz onunla bir nevi iş anlaşması imzalar ve otelin isteğine karşı koyup zenciyle arkadaşlık eden Wendy ve Danny’nin “cezalandırılması” gerekliliğine ikna eder. “Shining” hikayenin iki versiyonunda da bir yeteneği, bir gücü ifade eder ve yeteneğin fazlalığına göre tehlikeli hale gelebilir.


                Filmde, Danny’nin parıltısı onun aydınlanma yolunda oluşuyla ilişkilidir. Mevcut düzenin “bekçisi” Jack’le bir karşıtlık oluşturur. Film tam olarak bu karşıtlık üzerine kuruludur ve Kubrick renk, sahne düzenlemeleri ve diyaloglarla bu karşıtlığın devamlı olarak altını çizer. Kitapta doğaüstü bir güç olarak işlenen Shining, kitabın sonunda Dick Halloran’ın “Dünya yaşanması güç bir yerdir Danny. İnsanı umursamaz. Senden benden nefret etmez ama bizi sevmez de” şeklinde yaptığı konuşmayla doğayla karşıtlık olarak işlenmiştir. Filmde bundan tamamen farklı olarak içgüdülerini baskılayabilen aydın insanın sıfatıdır.

(Detaylı inceleme başka bir gönderide yapılmıştır.)Detaylı İnceleme İçin Tıklayınız

Yorumlar