Filmin kendi bölümleme sırasıyla, yakalayabildiğimiz detaylar üzerinden filmi tekrar okuduk. Filmi izlemediyseniz, izleyip sonra okumanızı tavsiye ederiz. Heyecanı kaçabilir...
Damla Pınar Kürkçüoğlu
Film helikopter çekimiyle Colorado’nun göl ve dağ manzarası görüntüsüyle açılır. Arkada bu manzarayla tezat gerilimli bir müzik eşlik eder. Kamera yavaşça dağın etrafını dolanan ince yolda ilerleyen Jack Torrance’ın arabasına yaklaşır ve üstten onu takip etmeye başlar. Sarı vosvos tüm bu manzaranın ortasında küçücük görünmektedir ve kameranın açısı da bu zavallı görünümü destekler. Kitapta bu arabanın rengi kırmızıdır ancak Kubrick sarı rengi tercih etmiştir. Filmin renk düzenlemelerindeki titizliği göz önüne alırsak bunun tesadüfi bir seçim olmadığı aşikârdır. Muhtemelen filmde kırmızı rengin temsil ettiği anlamlarla bu görüntü uyuşmadığı için ve bu sahnede aslında Jack Torrance bir nevi ölümüne yol aldığı için sarı renk daha uygun düşmüş gibi görünüyor.
Sahnenin devamında sarı vosvos karlı yolları da aşarak Overlook’a ulaşır. Otelin tepeden bir görüntüsü sunulur. Arabanın yolculuğu boyunca gördüğümüz dağlar ve otelin konumlandığı yer Amerika tarihi açısından önemlidir. Colorado’nun bu kısımları da dahil olmak üzere Mississippi nehri kıyısından Kansas, Nebraska’nın doğusuna kadar olan bölgede Güneybatı Kızılderilileri ve Büyük Düzlükler Kabileleri yaşamaktadır. 1865 ‘ten 1890’a gelindiğinde bu sınırlar belirsizleşir çünkü hayvan yetiştiricileri ve çiftçiler bu topraklara gelip buraları işlemeye başlamış ve yerleşim yerleri kurmuşlardır. 1862 yılında bu alanları işgal etmek isteyenlerin işini meşrulaştıracak bir yasa çıkarılmış ve devlet tarafından burası vatandaşlara bağışlanması yönünde çalışmalar yapılmıştır. Vatandaşa toprağı işlemesi için dağıtılan bu topraklar tarıma elverişli değildir ve sonradan sığır işletmecileri ve demiryolu işletmecileri tarafından çoğu yer satın alınır.
1850’lerde büyük insan toplulukları Colorado’ya altın aramak için de akın etmişlerdi. Bir kısmı sonradan madencilikte karar kılsa da diğer büyük bir kesim burada tarım ve hayvancılık yapmaya karar verip yerleşti ve filmlerden iyi bildiğimiz kovboyluk böylece doğmuş oldu. Kovboyların işi sığırları bu bölgeden Kansas’a kadar otlatıp sevkiyata vermektir ve bu yolculuk bir süre çok karlı olmuştur. Ancak otlakların zamanla daralmasıyla burada yaşayan yetiştiricilerin aileleri ve diğer hayvanlar da geldiler ve yavaş yavaş herkes kendi sınırını çizmeye başlar.
Overlook Güneybatı Kızılderililerinin yaşam bölgesinin içindedir. Bütün bu altın arayışı ve bedava topraklar için işgalci olarak gelen Amerika vatandaşları tarafından yaşam bölgeleri talan edilmiştir. Büyük Düzlük Kabilelerinden Siouxların geçimi tamamen büyükbaş hayvancılığa dayanıyordur ve işgaller sırasında bu hayvanların büyük bir kısmı yok olur. Bu yüzden Siouxlar zor durumda kalır ve beyazlarla çatışmaya başlar. Apacheler Güneybatı Kızılderililerindendir ve Siouxlarla birlikte sınırlarını korumak için mücadele etmişlerdir. Sonunda Geronimo’nun yakalanmasıyla bu direniş kırılır birçok Kızılderili gözaltına alındıkları hapislerde hastalıktan ölür.
Filmin devamında otelle ilgili göndermeler de bölgedeki bu Kızılderili çatışmalarına işaret etmektedir. Filmin esas konusu da bu tarihsel altyapıya ilişkindir. Yani Jack Torrance Overlook’a göç eden ve yerlilerin toprakları üzerine kurulup para kazanacak bir beyazdır, hatta işletmenin sahibi olmadığından sığırlara bekçilik yapacak bir kovboydur da denebilir.
Interview (Görüşme)
Jack ve Ullman otelin yönetici odasında iş görüşmelerini yaparlar. Yönetici odasındaki ekranın ortasını kaplayan pencere ve oradan parlayan ışık sahnenin ana karakteridir aslında. Ulmann sarı saçları, mavi gözleri ve tavırlarıyla tipik bir Amerikalı hatta tipik bir Amerikan başkanıdır. Bu algıyı kuvvetlendirmek için masaya küçük bir Amerika bayrağı, pencerenin önüne de Amerika’nın sembolü bir kartal heykeli yerleştirilmiştir. Ulmann’ın tavırları ve konuşma biçimi de bunu destekler. Jack’in “Burada kayak yapmak fantastik olurdu” sözüne karşılık Overlook’la en yakın Sidewinder arasında 25 millik uzun bir yol olduğunu, kışın yaklaşık 10 metre kar biriktiğini ve bunu temizlemenin kârlı olmadığını söyler. Bu anlaşma o bölgeyi işgal etmek isteyen vatandaşlara sunulan bedava toprak teşvikini anımsatır. Çünkü oradaki toprakları almak için çatışmaya girmek kârlı değildir. Vatandaş toprakları işgal ettikten sonra ondan satın almak daha kârlıdır.
Jack’le Ullman görüşürlerken Danny’yle Wendy evdedirler. Danny hayali arkadaşı Tony’yle banyo aynasından konuşmaktadır. Arkada banyo penceresinden parlak bir ışık vurur ve kamera Danny’ye yaklaşırken odasından da bir görüntü alır. Burada ilk bakışta fark edilmeyen ama dikkatli bakıldığında açık hale gelen bir ayrıntı vardır. Bu; Danny’nin odasının duvarlarındaki çizgi film çıkartmalarındaki değişikliklerdir. Tony, Danny’yi kanlı sahnelerle otel hakkında uyarmadan önce duvardaki karakterlerin arasında yedi cücelerden uykucu olduğu seçilen bir çıkartma varken, Danny öngörüden sonra bayılıp kendine geldiği sahneden sonra duvarın görüntüsünde bu çıkartma yoktur. Özellikle hazırlanan bu sahne Danny’nin uyanışını simgeler. Öncesinde uykuda olan ama öngörüsü yani “shining”iyle aydınlanıp uyanan insandır.
ClosingDay (Kapanış Günü)
Jack’in ailesini de alıp Overlook’a yerleşmek için yaptığı yolculuk yine tepeden helikopter çekimiyle başlar. Daha önce de bahsettiğimiz beyazların ailelerinin de yerleşip Kızılderililerle çatışmaların şiddetlendiği döneme işaret eden görüntüdür. Bu yüzden Jack’in yolculuğuyla aynı kamera açısı kullanılmıştır. Sonra arabanın iç görüntüsüne geçilir ve aileyi birlikte görürüz. Wendy “Donner grubunu kar burada mı tutsak etti” diye sorar. Jack “Sanırım daha batıdaydı” cevabını verir ve Danny onların kim olduğunu sorar. “At arabalarında altın arayanlardı. Bir kış, dağlarda, kar yollarını kesti. Yaşayabilmek için yamyamlık yapmak zorunda kaldılar.” Wendy konuşmadan rahatsız olur. Danny annesini yatıştırır. “Merak etme anne. Yamyamlık nedir biliyorum. Televizyonda gördüm.” Jack iğneleyici bir ses tonuyla “Gördün mü, sorun yok. Hepsini televizyonda gördü zaten” der.
Bu sahne ve diyalog yine dönemin tarihine bir atıftır. Altın aramaya gelmiş ama dağların çetin şartlarına dayanamayıp açlıktan kırılmamak için birbirini yemek zorunda kalmış yerleşimcilerin hikayesinden tam bu noktada bahsedilmesi yine konunun altını çizmek içindir. Beyazlar altın aramak için tanımadıkları bölgeye gelen yamyamladır ve Danny bu kavramı televizyondan yani basından görmüştür. Bu diyalog aynı zamanda Amerikan tarihinin medya aracılığıyla kurulduğuna dair bir eleştiri de içerir.
Overlook’a vardıklarında Ullman ve yardımcısı Bill (Berry Dennen) aileye oteli gezdirir. Wendy “Bütün bunlar otantik yerli dizaynları mı” diye sorar. Ullman “Sanırım onlar teknik olarak Navajo ve Apaçi motiflerine dayanıyor” cevabını verir. Bu esnada Danny’nin arka fonda Amerika ve Colorado eyalet bayrakları olan oyun odasında Grady’nin kızlarıyla karşılaştığı sahne gelir. Kızların arkasında otelde kayak yapılmadığı belirtilmesine karşın bir kayak reklamı göze çarpar. Reklamın üstünde “Monarch” yazmaktadır. Ulmann’ların ve Danny’nin sahneleri birbirini tamamlayıcıdır. Ullman tüm üst tabaka insanların hatta dört Amerika başkanının bu otelde ağırlandığını anlatırken Danny ve Monarch yazılı reklamın olduğu hayalet kızlar sahnesi birbirinin lafını tamamlar.
Otelin bahçesindeki sahnede ise Ullman otelin tarihini anlatır. Sahne çalı labirentin önünde yürürlerken açılır ve Ullman aileyi gezdirirken bir yandan anlatır. “Otelin yapımına 1907’de başlandı 1909’da tamamlandı. Bölgenin bir yerli mezarlığı olduğu söyleniyor. Gerçekten de yapımı sırasında yerlilerin saldırısını püskürtmüşler.”
Dick Halloran otelin aşçısıdır ve siyahidir. Wendy ve Danny’ye yiyecek deposunu gezdirir. Danny ve Dick arasındaki ilk anlaşma burada yapılır. Birbirleriyle telepatik olarak ilk kez konuşurlar ve arkada sahneyi destekler biçimde üzerinde “Calumet (Barış Çubuğu)” yazan ve bir Kızılderili resmi bulunan konserveler görünür. Danny’nin yerlilerle sessiz barış anlaşması yaptığına dair bir göndermedir.
A MonthLater (Bir Ay Sonra)
Jack’in çalışma odası olarak kullandığı odanın görüntüsü “Adler” marka bir daktiloyla açılır. Adler Almanca “kartal” anlamına gelir ve daha önce Ulmann’ın odasında görünen kartal heykeliyle aynı şeyi simgeler. Daktilodaki kağıt boştur ve arkadan sürekli “Pat! Pat!” şeklinde bir ses duyulur. Kamera Jack’i görüntüye aldığında bu sesin Jack’in oynadığı sarı bir toptan geldiği anlaşılır. Jack elindeki topu büyük bir hışımla daha önce Ulmann’ın bahsettiği yerli motiflerine fırlatmaktadır. Bu yine yerlilerle olan savaşlara açık bir gönderme içerirken dünyadaki diğer savaşlara Alman markası daktilo üzerinden bir çağrışım yapar. Jack, yerlilerle savaşan beyaz adam olmanın yanında genel olarak savaşın ezen tarafında olan insanı da temsil etmektedir böylelikle. Yerli motiflerinin iki yanında boğa ve geyik kafaları vardır. Bu da Jack’in işgal ettiği bölgedeki hayvanları katledip Sioux Kızılderililerinin geçim kaynağını yok eden adam olarak temsiline bir göndermedir.
Wendy ve Danny’nin otelin bahçesinde kovalamaca oynadıkları sahnede Wendy Danny’ye “Kaybeden Amerika’yı temiz tutmak zorunda, ne dersin?” der. “Kaybeden Amerika’yı temizler!” “Amerika’yı temiz tut!” Bu konuşmalar Navajo Uzun Yürüyüşü’ne göndermedir. 1864 yılında o zamanki New Mexico’dan (şimdiki Arizona) New Mexico’nun doğusuna silah zoruyla 9000 kadar Navajo göç ettirilmiştir. Yürüdükleri yol yaklaşık 480 km kadardır ve Bosque Redondo’ya vardıklarında hepsi gözaltına alınmıştır. Bir bölgede yaşayan oranın yerlisi insanların başka bir yere göç etmeye zorlanmasının adı literatürde “etnik temizlik” olarak geçmektedir. Wendy burada Amerika’nın yerlilere yaptığı etnik temizliğe vurgu yapmaktadır. Jack, labirenti gezen Wendy ve Danny’ye labirent maketinin üstünden “tepeden” bakmaktadır. Olayı görmekte ama küçültmektedir. Wendy labirentin ortasına vardığında “Bu kadar büyük olduğunu tahmin etmiyordum” diyerek tekrar kilometrelerce yürüyen Navajolara gönderme yapar.
Tuesday (Salı)
Danny 237 numaralı odanın kapısını açmayı dener ama şimdilik bunu başaramaz. 237 numaralı odayı açmak ilk denemede başarılacak bir şey değildir çünkü. Bu esnada gittikçe “ışığını” yani uygarlığını kaybeden Jack, karanlık çalışma odasında daktilonun başında yazı yazmaktadır. Wendy kar yağışı hakkında konuşmak istediğinde JackWendy’yi azarlar. “Yeni bir kural koyalım. Yazdığımı duyduğunda ya da burada ne bok yaparsam yapayım, burada olmam demek, çalışıyorum demektir. Yani girme demektir.” Jack, Wendy’yle sınırlarını çizerek kapatmıştır.
Kubrick bu sahnede izleyiciyi rahatsız etmek ve dikkatini toplamak için normalde hata olarak görünecek bilinçli bir oyun yapmıştır. Kamera Jack ve Wendy arasındaki konuşmada ikisi arasında gidip gelirken Jack’in arkasındaki sandalye bir sahnede görünüp bir sahnede yok olur. İzleyicide filme karşı bir yabancılaştırma teşebbüsünde bulunarak üst düşünme yolunu açar. Bu müdahalelerden ötürü izleyiciyi korkutmayı değil rahatsız ederek film üzerine düşünmeye yöneltir.
Thursday (Perşembe)
Wendy ve Danny kardan memnun dışarıda oynarken Jack otelin penceresinden sinirle dışarıyı izlemektedir. Fonda siren sesi benzeri bir ses vardır. Bu ses shining’in sesidir. Jack iyice karanlığa gömülmüş, ışığını tamamen kaybetmiştir ve ses bize bunu haber verir.
Saturday (Cumartesi)
Jack çalışma odasında daktilonun başında yazı yazmaktadır. Arkasındaki duvarda Amerika ve Colorado eyalet bayrakları görünür. İşinin başında bir parlamenter gibi görüntü çizilerek çalışması resmedilmiştir. Wendy bir yandan sürekli dışarıyla bağlantılarını kontrol eder. Ancak orman korucularıyla radyo bağlantısı dışında kimseyle bir bağlantıları kalmamıştır.
Danny’nin Grady’nin kızlarıyla tekrar karşılaştığı sahne. Kızlar Danny’yi çağırırlar. “Gel, bizimle oyna, Danny. Sonsuza dek ve sonsuza dek ve sonsuza dek…” Danny gözlerini kapatıp açtığında kızlar yok olmuştur. “Tony, korkuyorum” der ve Tony (Danny’nin parmağı) “Bunların hiçbiri gerçek değil” diyerek karşılık verir. Danny sınanmakta ve aldatmacaların ardındaki görüntüyü görmeye zorlanmaktadır.
Monday (Pazartesi)
Wendy ve Danny lobide televizyon izlemektedirler ve ortada duran televizyonun herhangi bir yere bağlanan bir kablosu gözükmemektedir. Televizyonda gösterilen görüntü bir yerden gelmemektedir, aynı Grady’nin kızları gibi gerçek olmayan görüntülerdir. Başta medyaya yönelttiğini söylediğimiz eleştiri bu sahneyle yinelenir.
Danny oyuncağını almak için odasına gittiğinde babasını berduş bir şekilde yatakta otururken görür. Jack oğlunu yanına çağırıp dizine oturtur ve eğlenip eğlenmediğini sorar. “İyice eğlenmeni istiyorum Danny.” Danny babasına “Otel hoşuna gidiyor mu?” diye sorar ve Jack birden canlanır “Elbette! Buraya bayılıyorum! Ya sen? Buranın hoşuna gitmesini istiyorum. Hep burada yaşamak istiyorum. Sonsuza dek ve sonsuza dek ve sonsuza dek…” diye cevap verir. Jack rüyaya aldanmıştır, gerçekleri görmüyor ve empoze edilen düşünceleri tekrarlıyordur.
Wednesday (Çarşamba)
Filmin bu bölümü Danny’nin 237 numaralı odanın esrarını çözdüğü bölümdür. Danny yerde oyuncaklarıyla oynarken ekranın altından beyaz bir top Danny’ye doğru yuvarlanır. Danny başını kaldırıp topun geldiği yöne baktığında 237 numaralı odanın kapısının açık olduğunu görür. Danny ayağa kalkıp yürürken halı desenlerinin ters döndüğünü fark ederiz. Kubrick izleyicinin dikkatini vermesi için bu sahnede yine hileler kullanmıştır. Danny’nin üstündeki kazakta “Apollo 11 USA” yazan bir füze deseni vardır. Danny kapıya yaklaştığında kamera önce kapının üstündeki “237” yazısını sonra anahtar deliğine takılı üzerinde “ROOM NO 237” yazan anahtarlığı gösterir. Danny içeri girer ve biz ona ne olduğunu görmeyiz.
Bu esnada Jack daktilonun başında uyuyakalmış kabus görmektedir ve Wendy Jack’in çığlığını duyarak onu sakinleştirmek için gelir. Jack’in üstüne kan kırmızısı bir ceket içinde de mavi bir gömlek vardır. Filmin renk düzenlemeleri filmin anlam dünyası açısından önemlidir. Filmin başından itibaren mavi ve kırmızı renk düzenlemelerine göre giydirilen karakterler uygar ya da vahşi olma ölçütlerini buna göre gösterirler. Wendy ve Danny hep mavinin kırmızıya hakim olduğu kıyafetler giyerlerken Jack bu sahneden itibaren içindeki vahşeti çıkarmış kırmızı bir ceket olarak üstüne giymiştir. Artık Jack içgüdüleriyle hareket ettiğini ve uygarlığını tamamen kaybettiğini bize bu şekilde belirtmiş olur. Danny 237 numaralı odadan çıkıp boynunda morluklarla yanlarına geldiğinde Wendy doğruca Jack’i suçlar. Şok içindeki Danny o esnada gerçeği anlatamaz ya da anlatmaz.
Jack kendine yandaş bulacağı balo salonuna gider ve orada hayaletlerle ilk konuşmasını yapar. Boş barda barmen Lloyd’dan içki ister. “Sen dolduracaksın, ben de bitireceğim, tek, tek… Beyaz adamın günahı Lloyd, beyaz adamın günahı…” Jack para vermek için elini cüzdanına atar ve parası olmadığını fark edince “burada kredim var mı” diye sorar. Lloyd “İstediğiniz kadar krediniz var, Bay Torrance” diye cevap verir. Jack satın alınmış ve kendine yandaş bulmuştur. “Seni hep sevdim Lloyd, hep en iyisiydin. Barmenlerin en iyisi, Timbuktu’dan Portland, Maine’e dek. Hatta Portland Oregon’a…” Bu cümlede geçen Timbuktu en fakir Afrika ülkelerinden biri olan Mali’de bir yerdir. Portland, Maine Avrupa’dan gelen göçmenlerin Amerika’da ilk yerleştikleri, Amerika’nın da en kuzeydoğusundaki bölgedir ve Portland, Oregano da Amerika’nın en kuzeybatısındaki yerdir. Bu açıkça Avrupa’nın sömürge yollarını ve köle ticaretine işaret eden bir konuşmadır. Lloyd bu yoldaki en iyi destekçi, bir kölelik yanlısıdır.
Jack sonra Wendy’den dert yanar. “Ama o kaltak bütün hayatım boyunca olup biteni bana hiç unutturmayacak. Bir kere onun canını acıttım, tamam mı? (Danny’yi kasteder.) Bir kazaydı. Herkesin başına gelebilir. Üç kahrolası yıl oluyor. Küçük yaramaz kağıtlarımı yere saçmıştı. Uzaklaştırmak istedim. Bir anlık kas koordinasyonunun boşalması. Birkaç kiloluk enerji kızışması, saniyesi saniyesine…” Son cümleye kadar oğlunu dövmesini anlatırken birkaç kiloluk enerji kızışması konuşmaya garip bir hava katıyor. Daha önce de daktiloyla gönderme bulunulan dünya savaşlarına bir gönderme daha görüyoruz burada. Amerika’nın günah çıkarması gibi. “Bir kazaydı. Birkaç kiloluk enerji kızışması…”
Danny telepatik olarak Dick’e mesaj yollayıp onu otele çağırmıştır. Wendy, Jack’i balo salonunda bulup Danny’ye otelde kalan kaçık bir kadının zarar verdiğini söyler. Jack 237 numaralı odada kimin olduğunu öğrenmek ister ve odaya girer. Odanın zemini yeşil-mor bir halıyla kaplıdır ve sanki odanın dışındaki halının ters renklisi gibidir. Odanın görüntüsünde gerçek dışılık oluşturur. Banyo kendi odalarındakinden farklı olarak yeşil boyalıdır ve banyonun penceresi yani “ışıması” yoktur. Küvette genç, sarışın, beyaz tenli bir kadın vardır. Bu kadın mitolojideki “Selena” yani Ay Tanrıçasını andırmaktadır. Jack kadını öperken arkadaki aynadan kadının çürüyen yaşlı bir kadına dönüştüğünü görür. Aynada beliren kadının görüntüsü beyaz teninin üzerine siyah kraterler gibidir ve bu sahne Danny’nin beyaz toplu, Apollo 11 kazaklı sahnesiyle birbirine bağlanmaktadır. Jack sahte bir Ay’a iniş yaşamaktayken, Danny bunun gerçeğini yaşamıştır. 20 Temmuz 1969’da Apollo 11’in Ay’a inişiyle ilgili gazete manşetleri “Kartal indi” şeklinde verilmiştir. Filmde gönderme yapılan Amerika’nın sembolü olan kartal yine Amerika’nın dünyaya karşı en büyük cakası olan Apollo 11’in de sembolüdür. Kapının üzerindeki anahtalıkta yazan “ROOM NO 237” yazısında da harflerden görünen açıkça “MOON” yani “Ay” yazısına Kubrick’in film boyunca çokça yaptığı çağrışımlardan biridir.
Jack 237 numaralı odada olanları Wendy’ye söylemez, “Bir şey olmadı” deyip geçiştirir. Sisli koridorlardan geçip balo salonuna gelir. Salon insanlarla doludur. Herkes içki içip eğleniyordur. Jack Lloyd’dan içki ister “Yeniden duruma hâkim olduracak bir şey.” Para vermeye çalışır, Lloyd reddeder. “Sizin için bedava. Burada sizin paranız geçmez. Yönetimin emri.” Yönetim Jack’e otelde bedava kalabileceğini ya da işgal ettiği yeri bedava alabileceğini söylemektedir. Yönetim bunun için emir/yasa koymuştur.
Grady’nin Jack’in üstüne içki dökmesinden ötürü Grady Jack’in üstünü temizlemek için erkekler tuvaletine götürür. Tuvalete gitmek için balonun arkasında bir kapıdan geçip önce sağa dönüp sonra tekrar sağdaki kapıyı açarlar. Bu güzergahta yüründüğünde başladığı noktaya geri dönmesi gereken Jack’le Grady orada olması mümkün olmayan kıpkırmızı bir tuvalete girerler. Bu gerçek olmayan mekanda Jack resmi anlaşmayı imzalar. Jack, Grady’yi tanır, onun Overlook’un eski bekçisi olduğunu ve ailesini öldürdüğünü hatırlatmaya çalışır. Grady “Aksini söylediğim için affedin ama efendim buranın bekçisi sizsiniz. Burada bekçi olan hep sizdiniz. Bunu biliyorum efendim çünkü hep buradaydım. Biliyor musunuz, Bay Torrance? Oğlunuz dışarıdan birini partiye sokmaya çalışıyor, şu anki durumda. Bunu biliyor muydunuz?” der ve Jack kim olduğunu sorar. Grady “Zenci bir aşçı” cevabını verir. “Oğlunuzun büyük bir yeteneği var. Sanırım ne kadar güçlü olduğunu bilmiyorsunuz. Ama bu gücünü sizin sözünüze karşı kullanmak istiyor.” “Annesi yüzünden. Eşim burnunu sokuyor.” “Belki de onlara gereken iyi bir derstir. Belki de daha ötesi. Benim kızlarım ilk önce Overlook’u sevmemişlerdi. Hatta bir tanesi kibrit yakıp burayı ateşe vermek istedi. Ama ben onu düzelttim, efendim. Karım beni işimden alıkoymak istediği zaman, onu da düzelttim.” Grady’yle Jack arasında geçen bu konuşma devletin işlediği suçu kabul etmeyip kendini meşru kılmasına güzel bir örnektir. Danny “zenci”lerle dostluk ediyor, onları “parti”ye dahil ediyordur. Bu sahnelerle birlikte Danny’nin “Redrum! Redrum!” diye dolaştığı sahneyi görürüz. Danny bizi katil (Murder’ın tersten yazılmış hali Redrum’dur ve İngilizcede cinayet anlamına gelir) konusunda uyarır. Katil devlettir ve işini yapması için bir bekçi bulur. Bu önceleri Grady’dir şimdi de Jack. Aslında hepsi aynı kişidir. Önemli olan çirkin gerçekleri saklayacak ve devlet adına bu tetikçiliği yapacak kişinin varlığıdır.
Jack, Grady’yle anlaşmayı yaptıktan sonra dışarıyla tek bağlantı olan radyoyu bozar, Overlook’a sansür uygular. Böylece Wendy’yle Danny dışarıdan yardım isteyemeyecek ya da partiye katılacak “zenci”lerle konuşamayacaklardır.
8 AM (Sabah 8)
Dick uçaktadır. Danny’nin çağrısı üzerine hızlıca Overlook’a gidiyordur. Uçak sahnesinde yolcuların arasındaki tek siyahinin Dick olduğunu görürüz. Bütün koltuklar dolu olmasına rağmen Dick’in hemen yanındaki koltuk boştur.
Wendy Jack’in çalıştığı odaya gelir. Oda boştur. Arkada yine Amerika ve Colorado bayraklarıyla resmiyet kazandırılır. Wendy, Jack’in yazılarını okur. Tamamı “All work and no play makes Jack a dull boy” deyimiyle doludur. Bu deyim işten başını kaldırmadan çalışan birinin hem sıkılacağını hem de sıkıcı biri olacağını, verimsizleşeceğini anlatan bir deyimdir. Jake deyimin orijinalinde de geçen bir isimdir ve herhangi birini ya da herkesi tanımlamak için kullanılmış rastgele bir isimdir. Kubrick bu tesadüfü filmin bu sahnesinde filmin lehine kullanmıştır.
Wendy yazıların karşısında dehşete düşerken Jack çıkagelir ve yok olan kişiliği ve hayatıyla ilgili Wendy’ye serzenişte bulunur. Normal bir vatandaş olarak Wendy’nin neden onun da haklarını aramadığını sorar. “Onun için (Danny için) endişeleniyorsun. Benim için endişeleniyor musun? Hiç sorumluluklarımı düşündün mü? Bir an olsun benim sorumluluklarımı düşündün mü? İşverenlerime karşı benim sorumluluklarımı? Hiç aklına geldi mi 1 Mayıs’a kadar bu otelden sorumlu olduğumu? Yönetimin bana güven duymuş olması ve onlarla bir anlaşma imzalamış olmam ve bu sorumluluğu üstlenmem? Bir ahlaki prensip ne demek fikrin var mı? Eğer sorumluluğumu yerine getirmezsem geleceğim ne olacak hiç düşündün mü?” Artık bu döngüden çıkış umudu kalmayan Jack Wendy’ye yani anlaşma yapmamış uygar insana karşı saldırganlaşır. Wendy üst basamaklardan geri geri Jack’ten kaçmaya çalışırken Jack yırtıcı bir hayvan gibi dişlerini gösterir ve Wendy’ye pençe atmaya çalışır gibi hareketlerde bulunarak Wendy’nin konumuna ulaşmaya çalışır.
4 PM (Akşam 4)
Wendy’nin Jack’i bayıltıp kilitlediği depoda Jack’le Grady arasında tazelenen anlaşmayı görürüz. Konuşma esnasında arkada yine “Calumet” yazılı konserveler vardır ama bu sefer yazılar tam okunmaz, bozuma uğramıştır. Jack bu sefer daha çok şiddete başvuracağına söz verince Grady, Jack’i depodan yani Jack’in hapishanesinden çıkarır.
Danny aynanın karşısındaki kapıya “Redrum” yazarak Wendy’nin sonunda “Murder” yazısını okumasını sağlar. Ancak geç kalınmıştır, Jack kapılarına dayanmıştır. Wendy banyo penceresinden Danny’yi çıkarır ancak kendisi banyoda sıkışmıştır. Mücadele etmek zorundadır. Jack, Wendy’nin banyoda olduğunu anladığında bir masaldan alıntı yapar. “Küçük domuz, küçük domuz, bırak gireyim. Tepemi attırma benim. Yoksa üflerim. Öylesine üflerim ki evini başına yıkarım senin!”
Jack ile Wendy arasındaki mücadele sürerken Dick kar arabasıyla otele gelir. Dick’in arabasının motorunu duyan Jack daha kolay olan avın peşine düşer ve Dick’i öldürür. Danny daha fazla sessiz kalamaz ve ilk defa olanlar karşısında çığlık atar. Bu sahneler esnasında devamlı fısıltı seslerinden oluşan bir fon müziği eşlik eder. Jack Danny’nin peşinden dışarı çıktığında otelde yalnız kalan Wendy’nin etrafında daha da gürleşir bu sesler. Artık Wendy’nin de gözü açılmıştır. Artık o da gerçekleri olduğu gibi görebilmektedir. Baloda içki içen insanların aslında çürümüş cesetler olduğunu ve Grady’nin elinde kan dolu bardakla kafasından kan sızarak “Muhteşem bir parti, değil mi?” deyişini görüyordur.
Labirentte; Wendy’yle boğuşurken yaralanmış ve yorulmuş olan Jack arkada Danny önde koşarlar. Jack yaralarından ötürü topallıyor ve yarı kambur yürüyordur. Bu haliyle artık tamamen insanlığından çıkmıştır. Hırlıyor, kesik kesik soluyor gittikçe daha çok vahşileşiyordur. Danny ardında bıraktığı izlerden kaçamayacağını onları geri takip ederek çıkışı bulması gerektiğini de yine “shining”le anlar. Jack’e izini kaybettirir ve Jack koca labirentin içinde yolunu kaybeder. En sonunda kendi tuzağına düşmüş, kendi kuyusunu kazmış ve ölmüştür.
Filmin sonunda Jack’i, altında 4 Temmuz Balosu-1921 yazan bir fotoğrafta kalabalık bir grubun en önünde görürüz. Jack Amerika’nın kurtuluşunu yerlilerin kanı üzerine inşa edilmiş bir otelde kutlayan insanların arasına karışmıştır. Hatta zaten en başından beri onlardan biridir.
Kubrick’in The Shining filmini çektiği 1980 yılı, Amerika’nın Kore Savaşı’ndan, Küba füze krizinden, Kennedy suikastinden, Vietnam Savaşı’ndan hemen sonrası, Ronald Reagan’ın ABD başkanı seçildiği yıldır. Savaşlar süresince yerleşen McCarthycilik ortamı, bu dönemde birçok aydının komünist olmakla suçlanıp komünizm korkusunun yerleşmesine neden olmuştur.
Kubrick’in 1968 yılında, Apollo 11 Ay’a inmeden hemen önceki yıl 2001:Space Odyssey’i çekmesi ve 1980 yılında Amerika’nın Sovyetlerle silah yarışına girdiği savaş sonrası dönemde de The Shining’i çekmesi dönemin aydınlar üzerindeki etkisini göstermektedir. 1968 yılında insanın teknoloji ve bilim karşısındaki acizliğini ve aydınlanma yolundaki insanın farklı bir tasvirini yaparken, The Shining’de geçmişiyle yüzleşen bir Amerika portresi çizerek aydınlanmanın geçmişle yüzleşmeden yapılamayacağını da söylemiş olur.
Otör yönetmenlerden biri olan Kubrick’in filmlerinin anlamları birbiri içine girişiktir ve tamamlayıcıdır. Döneminin siyasal olaylarına sessiz kalamayan yönetmen, Shining’de yerlilerin katliamını anlatırken kendi döneminin insanının özelliklerini de vurgulayarak Danny gibi adımlarını geriye doğru takip etmektedir.
Filmi yeni bitirdim ve yazınız sayesinde bazı şeyleri yerine oturtabildim. Emeğiniz için çok teşekkürler.
YanıtlaSil